Geçmişini Unutanlar Nereye Gideceğini Bilmezler
İnsanın yürüyüşü yalnızca zamana karşı değildir; insan, kendi hatıralarının, köklerinin ve unutulmuş hikâyelerinin gölgesinde yürür. Geçmişi olmayan bir yol, pusulası kırılmış bir gemi gibidir; yönsüz, savrulmaya mahkûm…

Geçmiş, yalnızca geride kalmış bir zaman değildir. O, bugünümüzün özüdür, yarınımızın ışığıdır. Unutulan her hatıra, yarının karanlığına atılan bir adımdır. Çünkü hatırlamak, varlığımızın derinliğini bilmek demektir. İnsan geçmişini unuttuğunda, kendini de unutur; kimliğini, değerini, yolunu kaybeder.
Aikido’da da bu hakikat saklıdır. Tekniklerimizin biçimi, yalnızca birer hareket değil; geçmişten bugüne uzanan bir nefesin, bir öğretinin yansımasıdır. Budo yolunda her adım, bizden önce yürüyenlerin bıraktığı izleri takip ederek anlam kazanır. Eğer o izleri silersek, yol da kaybolur.
Bizim için bu izlerin en parlaklarından biri, Tamura Shihan’ın gölgesi ve ışığıdır. O’nun öğrettikleri yalnızca teknik değil, aynı zamanda bir yaşam anlayışı, bir varoluş biçimiydi. Onu unutmak, Aikido’nun kalbini unutmak olurdu. Oysa biz, onun aktardığı ruhu yaşatmakla yükümlüyüz.
Köklerinden kopan bir ağaç nasıl ki rüzgâra teslim olur, insan da köklerini reddettiğinde ilk fırtınada savrulur. Ama köklerini tanıyan, geçmişinden güç alan bir insan –ve bir aikidoka– en sert fırtınada bile dimdik durur. Çünkü geçmiş, zincir değil, kanattır. Bizi yere bağlamaz; aksine, bizi yükseltir ve ufku görmemizi sağlar.
Bugün dojoya her girdiğimizde, tatamiye her adım attığımızda, aslında geçmişle selamlaşırız. O selamda Tamura Shihan’ın sesi, O-Sensei’nin nefesi, bütün bir geleneğin derinliği vardır. Bu yüzden bilmeliyiz. Geçmişini bilen, geleceğini inşa eder. Geçmişini unutan ise yalnızca karanlıkta dolaşır.
Nebi Vural
14.09.2025
